28 Ocak 2016 Perşembe

Kısa Yaşamında Dünyaları Yaşamış Antoinette #1#

Küçüklüğümden beri şu meşhur sözü duyar"ekmek bulamıyorsanız pasta yiyin" anlamaya çalışırdım ebebeğinleriminde pek bildiği söylenemezdi ki hiç bir zaman öğrenememiştim ama içimdeki merak hep beni kemirirdi.
Hatta ne zaman önemli bir gün olsa antoinette olmak istiyorum diye yalvarsamda kabul ettiremiyorum.

Baştan söylemem gereken bir şey var bir çok kaynakta onu aramış okumuş biri olarak en güzel net doğru kaynak wikipedi burda bilgi şeklinde yazılmış her şey oradan alıntıdır yani kaynakça orası.

ÇOCUKLUĞU

Kasım 1755 tarihinde, Viyana'daki Hofburg Sarayı'nda, Kutsal Roma İmparatoru I. Franzve Maria Theresia'nın onbeşinci çocuğu olarak dünyaya geldi.[2] Vaftizi esnasındaMeryem onuruna "Maria" ismi verildi. Saray yetkilisi bebeği "Ufak ama tam anlamıyla sağlıklı bir arşidüşes"[3] diye tarif etti. Sarayda kendisine "Madam Antoinette" deniliyordu.
Ailenin en küçük iki kızı Maria Karolina ve Marie Antoinette idi. 1767 yılına kadar iki kız kardeşe de bir dadı bakıyordu. Her zaman dadıları onlara çok yakın bir şahsiyet oldu. Marie Antoinette henüz küçük bir çocuk iken, üç ağabeyi de (JosephLeopold ve Ferdinand Karl Habsburg İmparatorluğu üzerinde etkili olmaya başlamışlardı bile. Birçok kraliyet evliliğinden farklı olarak, Marie Antoinette'in, ebeveynleri aşk evliliği yapmışlardı ve aile hayatından oldukça zevk alıyorlardı. Saray hayatının tüm resmiyetine rağmen kraliyet ailesi özel hayatlarında oldukça sıradan bir aileydi.
Arşidüşes Antonia, annesi Marie Theresa'nın oldukça sıkı ahlak kurallarına göre yönetilen sarayında büyüdü. Marie Theresa çok güçlü bir liderdi ve halkı tarafından çok seviliyordu. Çocuklarının yetiştirilmesi ile elinden geldiğince alakadar olmaya çalışıyordu ancak programının yoğunluğu nedeniyle Maria Antonia'nın yetiştirilmesi mürebbiyesine kalmıştı. Mürebbiyesi bu hareketli, neşeli ve güzel kızı oldukça şımartıyordu. Antonia zamanını ders çalışmaktan ziyade oyun oynamakla geçiriyordu. Bununla birlikte müzik derslerinden çok zevk alıyordu ve iyi bir harpçı ve dansçı olmuştu.
Bir iddiaya göre Maria Antonia ve bestekârWolfgang Amadeus Mozart daha çocukken tanışmışlardı. Genç Mozart, kraliyet ailesine verdiği bir konser sonrasında ödül olarak ne istediğini soran imparatoriçeden, şaka yollu kızı Marie Antoinette'i istemişti.[4] 
Marie Antoinette'in kız kardeşleri çabucak Avrupalı aristokratlarla evlendirildiler. 1748'de Avusturya ile Fransa arasında imzalananEkslaşapel Antlaşması (Aix-La-Chapelle) ile iki ülke arasında bir buçuk asırdır devam eden çekişme son buldu. Bunun sonucu olarak,1756'dan 1763 yılına kadar devam eden Yedi Yıl Savaşları'nda Fransa ve Avusturyamüttefik oldular. İttifakın sürekliliğini sağlamak amacıyla, XV. Louis'nin torunu veveliahtı Louis-Auguste ile Avusturya İmparatoriçesi Maria Theresa'nın kızlarından birini evlendirmeye karar verdiler. Evlilik sırası gelen iki ablası çiçek hastalığından ölünce henüz 14 yaşında olan Maria Antonia geleceğin XVI. Louis'si Louis-Auguste ile nişanlandı (1769)[2]. Genç kızın, Fransız dili, gelenekleri ve saray adabına dair yeterli bilgisi olmadığını farkeden annesi Maria Theresa, geleceğin Fransa Kraliçesini hemen hızlandırılmış bir eğitime aldı.[5]



19 Nisan 1770'te, Viyana'da, müstakbel eşiLouis-Auguste'nin gıyabında (per procurationem) bir düğünle evlendi.[6]Düğünde damadı, Marie Antoinette'in kardeşi Maximillian temsil etti.[7] Bu damatsız düğünün amacı Marie Antoinette'in Fransa'ya Avusturya arşidüşesi değil, Fransa döfnesiolarak girmesini sağlamaktı. Böylece Fransız halkının onu benimsemesi daha kolay olacaktı. İki gün sonra Viyana'yı ağlayarak terketti. Annesi, "Elveda sevgili kızım. Fransız halkına öyle iyi davran ki, bize melek gönderdi desinler" diyerek uğurladı.[8] 7 Mayıs'ta sadakat sembolü olarak tüm Avusturyalı uşaklarını, kıyafetlerini ve hatta arkadaşlarını geride bırakarak, Fransız kıyafetleri ile, "Döfnes Marie Antoinette" olarak sınırı geçti. Strasbourg şehrinde onuruna verilen şükran yemeğine katıldı. Tüm şehir onuruna çiçekler ve ışıklarla bezenmişti. Birkaç gün konakladıktan sonra Versay Sarayı'na doğru yola çıktı.
Versay Sarayı'nda kayınpederi XV. Louis ve kraliyet ailesinin diğer fertleri ile tanıştı. Müstakbel eşi veliaht Louis-Auguste çok utangaçtı. Marie Antoinette'ten sadece bir yaş büyüktü ve henüz romantizm veya cinsellikle tanışmamıştı. Aynı gün, kraliyet şapelindeyapılan gösterişli bir düğünle dünya evine girdiler (16 Mayıs 1770). Düğünden önce Marie Antoinette'e, geleneksel olarak Fransızdöfnesine ait olan muhteşem bir mücevher koleksiyonu armağan edildi. Takıların bir çoğu önceki kraliçelere aitti ve toplam değeri 2 milyon livre ediyordu (yaklaşık olarak 625 kg. altın). Ayrıca elmas ve incilerle bezeli bir gelinlik hazırlanmıştı. Törenden sonraki yemekte tıka basa yiyen damat, kendisini daha az yemesi konusunda uyaran krala,"Nedenmiş o? Karnım tok iken çok daha iyi uyuyorum" cevabını verdi. Daha sonra çift,Reims başpiskoposu tarafından kutsanmış yatak odasına götürüldü. Fakat, birkaç sene boyunca cinsel anlamda beraber olmadılar.

VELİAHT PRENSES OLARAK YAŞAM


Marie Antoinette, evliliğinin ilk yedi yılında hamile kalamadı. Bu durum, Louis-Auguste'nin iktidarsız veya fimozisrahatsızlığından mustarip olduğu söylentilerinin yayılmasına neden oldu.[9]. Küçük bir operasyon geçirdi ve bir sene sonra ilk çocukları dünyaya geldi. Bu arada bu evliliğin düzmece, sahte bir evlilik olduğu suçlamalarıyla karşılaştılar.[10]
Genç döfnes ayrıca, XV. Louis'in metresi,Madam du Barry'nin kötülüklerine hedef oluyordu. Du Barry (asıl adı Jeanne Bécu),avam takımına mensuptu ve sosyete fahişesi iken kralın dikkatini çekmişti. Marie Antoinette, ilk başlarda onu kendine denk görmeyerek kale almadı ancak zamanla hayatı çekilmez hâle geldi. Du Barry, kral ile Marie Antoinette'in arasını bozmaya başlamıştı.
Bunun haricinde, gündelik hayatı çok sıkıcıydı. Her gün uşaklar yardımıyla yataktan çıkıyor, uşaklar tarafından giydiriliyordu.Kıyafet koduna uyan herkesin katılabileceği halka açık akşam yemeklerinde kocasına eşlik ediyordu. Bu durumdan annesine,"Rujumu tüm dünyanın gözü önünde sürüyorum, ellerimi tüm dünyanın gözü önünde yıkıyorum!"diyerek yakınmıştı.
Sıla hasreti çeken melankolik prenses, en çok kızkardeşi Maria Carolina'yı özlüyordu. Bu özlemini saray halkından Prenses Thérèse de Lamballe ile gidermeye başladı. Prenses Thérèse de Lamballe, zengin ve uysal tabiatlıydı. Ayrıca Marie Antoinette'e çok düşkündü. Thérèse ile tanışmasından kısa süre sonra çok güzel bir aristokrat olanGabrielle de Polastron (kontes Polignac) ile aralarında sıkı bir dostluk oluştu. Ayrıca kocasının en küçük erkek kardeşi olan X. Charles (Kont d'Artois) ile de çok iyi anlaşıyordu.
Muhtemelen yeterli bilgisi olmadığı ya da ilgi duymadığı için, siyasete hiç karışmadı. Marie Antoinette'i gözetlemek amacıyla annesi Maria Theresa'nın gönderdiği büyükelçi Kont de Mercy d'Argenteau'nun zehir zemberek raporuna göre, Avusturya'nın Fransız siyasetine etkisi konusunda hiçbir şey yapmıyordu.
10 Mayıs 1774 tarihinde, kral XV. Louis'nin çiçek hastalığından ansızın ölmesi üzerine, Louis-Auguste ve Marie Antoinette'in hayatları tamamen değişti. Saray halkı yeni kral XVI. Louis'ye ve kraliçe Marie Antoinette'e bağlılıklarını sunmak için birbiriyle yarıştı. Yeni kral ve kraliçe diz çöküp tanrıya dua etti. Bir iddiaya göre Louis, "Yüce tanrım, bize kılavuzluk et ve bizi koru. Ülkeyi yönetmek için henüz çok genciz" dedi. Kraliçe ondokuz ve kral yirmi yaşında idi.
TAÇ GİYME TÖRENİ 

XVI. Louis'nin taç giyme töreni, Paris'teki ekmek kıtlığının doruğa ulaştığı esnada,Reims'de gerçekleşti. Bu dönemde söylenmiş olan, "Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler!"("Qu'ils mangent de la brioche.") sözü, ya Marie Antoinette'i kötülemek ya da sözü popüler yapmak amacıyla, Marie Antoinette'e mâl edilmiştir. Onun tarafından söylendiğine dair hiçbir kanıt yoktur. Ekmek kıtlığından haberi olduğunda, Marie Antoinette şöyle not almıştır, "Kendi bahtsızlıklarına rağmen bizlere böylesine iyi davranan bu insanları gördükçe, onların mutluluğu için kesinlikle daha sıkı çalışmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu gerçeği kral da görmektedir. Kendi adıma konuşmam gerekirse, taç giydiğim günü -yüz yıl bile yaşasam da- hayat boyu unutmayacağım."
Yeni kral ve kraliçe, taç giyme töreninin masrafına rağmen, tüm halk tarafından coşku ile karşılandı. XVI. Louis'nin tacı ve Marie Antoinette'in, Paris'in en meşhur modacısıRose Bertin'e diktirilen elbisesi 7.000 livreyemalolmuştu.
Taç giymesinin ardından Marie Antoinette, Choiseul dükü Étienne François'yı saraya tekrar getirmeye çalıştı. Dük François, Marie Antoinette'e olan bağlılığı ve Fransa'nın Avusturya ile müttefik kalmasına verdiği destek nedeniyle Madam du Barry tarafından uzaklaştırılmıştı. Ancak Marie Antoinette onu geri getirme konusunda pek başarılı olamadı. Kral Louis, François'nın sürekli olarak saraya yerleşmesine sıcak yaklaşmadı. Marie Antoinette, daha sonra yakın bir arkadaşı olan Guines dükünü İngiliz büyükelçiliğine atamaya çalıştı. Kral, bu durum için sonradan,"Kraliçeye şunu açık seçik ifade ettim ki, kendisi (Guines dükü) ne İngiliz ne de başka bir büyükelçilikte çalışamaz" dedi. Açıkça görülüyor ki, Marie Antoinette, kocası üzerinde pek bir politik etkiye sahip değildi.
Marie Antoinette'in yengesi Marie Thérèse(Kont Artois'in eşi), 1775 yılının ağustosunda bir erkek çocuk sahibi oldu. Pazarda gezerken kadınların, "Senin neden bir oğlun yok?"şeklinde laf atmalarına maruz kalan Marie Antoinette, ertesi günü yatakta ağlayarak geçirdi.
Can sıkıntısından bunalan Marie Antoinette'in arkadaş çevresindeki gündelik sohbetler,entelektüellikten çok uzaktı. Bu sığ sohbetler, can sıkıntısını biraz olsun hafifletiyordu. Zira yakın arkadaş çevresi ile konuştuğu konular, yardımcısı Madam Campan'a göre, yeni bir komedyadan şarkılar, günün nükteli sözleri, en seçme skandallar ve dedikodulardan ibaretti. Ciddi ve düzeyli bir sohbet, neredeyse yasaklanmış gibiydi.
Kraliçenin arkadaş çevresi özenle seçilmişti ve herkese yer yoktu. Bu durum sarayda huzursuzluğa ve gücenmelere neden oluyordu çünkü saray halkının bir kısmı, kraliçenin kendilerini etrafında istemediğini düşünüyordu. Zamanla Marie AntoinetteVersay Sarayı'ndaki art niyetli dedikoduların hedefi hâline geldi. Ama bunu hiçbir zaman umursamadı.
Artois'in etkilemesi sonucu, kılık değiştirerekParis'teki operalara gitmeye başladı. Bu durum kraliçenin gizli sevgilileri olduğu ve onlarla buluşmaya gittiği dedikodularının yayılmasına yol açtı.
Gün geçtikçe daha fazla para harcamaya başladı. Paranın gerçek değeri hakkında en ufak bir fikri yoktu. Yeni kıyafetler ve pahalı elmaslar satın alıyor, her fırsatta kumar oynuyordu. Yirmi birinci doğumgününde, üç gün üç gece süren bir kumar partisi verdi. Bu süre zarfında el değiştiren paranın haddi hesabı yoktu.


Versay'da o güne kadar neden olduğu huzursuzluklar yetmiyormuş gibi, samimi arkadaşlarını, başkalarına ait mevki ve pozisyonlara atamaya başladı. Örneğin,Thérèse de Lamballe'i kraliçeye bağlı saray görevlilerinin müfettişliğine atadı. Oysa bu göreve getirilmesi daha uygun olan başkaaristokratlar vardı.
Zamanının çoğunu, saraydan ziyade saray arazisi üzerinde bulunan Le Petit TrianonŞatosu'nda geçirmeye başladı. Şatoyu ve bahçesini yeniden dekore etmek için yaptığı harcamaların sonu gelmiyordu.
Muhtemelen, intikam peşinde olan bir takım kişiler tarafından, kraliçenin eşini kayınbiraderi X. Charles (Kont Artois) ile aldattığı dedikoduları yayıldı. Paris'te korsan yayın basan bazı matbaalar, kraliçe ve Artois'i zina yapan aşıklar olarak gösteren mecmualar basmaya başladı. Bu tür yayın yapan ilk mecmuanın adı Les Amours de Charlot et Antoinette idi. L'Autrichienne en Goguette isimli mecmua, kraliçe ve Artois'i sarayın salonlarından birinde ters ilişkiyegirerken resmetti. Le Godmiché Royal isimli mecmua, kraliçeyi mastürbasyon yaparken resmetti. Başka mecmualar, kraliçenin hayvanlarla ilişkiye girdiğini ve lezbiyenolduğunu iddia ettiler. Bu iddialarla ilgili hiçbir kanıt ortaya atılamadı ancak kraliçenin halk gözündeki popülaritesi erozyona uğradı.
Aynı esnada Fransa daha büyük sorunlarla boğuşuyordu. Ülke ekonomisi iflasın eşiğindeydi. XIV. Louis ve XV. Louisdönemindeki savaşlar, Fransa'yı Avrupa'nın en çok borcu olan ülkesi durumuna getirmişti. Fransız halkı üzerinde fazla vergi yükü yoktu ve zaten düşük olan bu vergilerin toplanabilen kısmı, ekonomiyi kurtarmaya yetmiyordu.Pierre Augustin Caron de Beaumarchais, kralXVI. Louis'yi, İngilizlere karşı bağımsızlık mücadelesi veren Amerikalıları desteklemeye ikna etti. Bu karar Fransa için felâketle sonuçlandı çünkü böyle bir desteğin Fransa'ya maliyeti çok fazla oldu.
Kutsal Roma İmparatoru II. Joseph1777Nisanında kızkardeşi Marie Antoinette'i ziyaret etti. Avusturyalılar, Marie Antoinette'in erkek çocuk sahibi olamayışından endişe duyuyorlardı ve imparator kızkardeşinin evliliğinin nasıl gittiğini kendi gözleriyle kontrol etmeye gelmişti. Le Petit Trianon Şatosu'nun bahçesinde, başbaşa uzun bir gezintiye çıktılar. Ağabeyi Marie Antoinette'i, kumara düşkünlüğü ve arkadaş seçimindeki beceriksizliği nedeniyle eleştirdi. İmparator ayrıca eniştesi XVI. Louis ile de cinsel sorunları üzerine derin bir söyleşi yaptı. Bu sohbet esnasında ne söylediği tam olarak bilinmemekle beraber işe yaradığı kesindi, zîrâ 1778 Nisanında kraliçe hâmile olduğunu îlân etti.

ANNELİĞİ
Marie Antoinette'in ilk çocuğu, 19 Aralık1778'de Versay Sarayı'nda dünyaya geldi. Saray halkından yüzlerce kişinin gözleri önünde gerçekleşen doğum esnasında acıdan ve utançtan defalarca bayılıp ayıldı. Sonraki doğumlarında, umuma açık doğum yapmaya şiddetle karşı çıktığı için bu uygulama tekrarlanmadı.
İlk çocuğu kızdı ve Marie Thérèse Charlotteismi ile vaftiz edildi. Fransa kralının en büyük kızı olması nedeniyle "Döfnes" unvanı verildi. Saray ve halk erkek çocuk istemesine rağmen, Marie Antoinette kız çocuk sahibi olmaktan çok memnundu. Bebeğe şöyle dedi,"Erkek olsaydın devlete ait olacaktın, ama sen bana aitsin ve benim tüm alakama sahip olacaksın; mutluluklarımı paylaşacak, acılarımı azaltacaksın."

Sonraki yıllarda veliaht prensesi üç kardeşi takip etti: Prens Louis Joseph (1781), Louis Charles (1785) ve Sophie Béatrix (1786).
Marie Antoinette, yaşı ilerledikçe daha az müsrif olmaya başladı. Çocuklarına aşırı düşkündü ve bakımları ile bizzat ilgileniyordu. Küçük oğlu Louis Charles için, "Benim sevgili lahanam çok çekici ve ben onu çılgınlar gibi seviyorum. O da beni çok seviyor tabii ki, ama kendi usulüyle, utanmaksızın" demişti. (Lahana, yakın zamanlara kadar Avrupa'da sevgi ve samimiyet belirten bir sözcük olarak kullanılmıştır). Kraliçe ayrıca hayır işlerine çok zaman ayırmaya başladı, ancak biraz fazla cömert davranıyordu.
1785'te 30 yaşına girdi. Artık çok daha sade giyiniyordu. Değerli taşlarla ve tüylerle süslü, gösterişli peruklar takmayı bıraktı. Şahsi mücevher koleksiyonuna yeni parçalar eklemekten vazgeçti. Ancak 1786 yılında,Versay Sarayı arazileri üzerinde, sırf kendisi için suni bir köy inşa ettirmesi yüzünden çok ağır eleştirilere maruz kaldı.
Aristokrat Fransız hanımefendileri arasında bu suni köyler çok yaygınlaşmıştı. Kendimalikânelerinin konforundan vazgeçmeden, gözlerden uzak, köy yaşantısının huzurunu da yaşıyorlardı. Bu geleneği başlatan, 1680'lerdeXIV. Louis'nin metresi olan, Montespan markizi, güzeller güzeli Françoise-Athénaïs'ydi. Marie Antoinette taraftarları, inşa ettirdiği Petit Hameau köyü konusunda, bu kadar eleştirilmeyi haketmediğini düşünüyorlardı. Barones d'Oberkirch, "Başkaları, Marie Antoinette'in yaptığı masraftan daha fazlasını, bahçelerini düzenlemek için yapıyor!", demişti. Kraliçe zaten popülaritesini yitirmişti ve bu suni köy olayı namını biraz daha lekeledi. Birçok kişi, gerçek köylüler çok zor şartlarda yaşamaya çalışırken, dünyadan bihaber müsrif kraliçenin "çobancılık" oynadığını düşünüyordu.
GERDANLIK OLAYI 

Fransa'nın en meşhur ailelerinden birine mensup olan Rohan kardinali Louis'nin, kraliçe Marie Antoinette ile arası pek iyi değildi. Geçmişte Avusturya elçisi olarak görev yapmıştı ve bu dönemde arkadaşlarına hava atmak için yazdığı bazı mektuplar ele geçirilmişti. Arkadaşlarına, Avusturya sarayındaki kadınların yarısıyla yattığını, Marie Antoinette'in annesi imparatoriçenin, kendisiyle de yatması için yalvardığını anlatıyordu. Ayrıca Viyana'daki arkadaşlarına Marie Antoinette'in onurunu zedeleyen mecmuaları da göstermişti. KardinalRichelieu'nun izinden gitmek ve onun gibi Fransa başbakanı olmak istiyordu. Bunun için Marie Antoinette ile arasını düzeltmek zorundaydı, zira bu göreve ancak kral veya kraliçe tarafından atanabilirdi ve Marie Antoinette bunun gerçekleşmesine her fırsatta engel oluyordu.
Servetini yitirmiş bir aristokrat olan Mottekontesi Jeanne Saint-Rémy de Valois, kardinalin bu konudaki arzusunun ve çaresizliğinin farkına vardı. Durumu kendi lehine çevirip ufak bir servet edinmesini sağlayabilecek dâhiyane bir plan yaptı vekardinalin metresi oldu.
Marie Antoinette, kraliyet kuyumcusu tarafından kendisi için yapılan muhteşem bir elmas gerdanlığı satın almak istemedi. Gerekçesi de çok pahalı olması ve kraliyet deniz kuvvetlerinin paraya ihtiyacı olmasıydı. Israr eden kraliyet kuyumcusunu da şu sözlerle azarladı: " Ben size mücevher ısmarlamadım, daha da ötesi, elmas koleksiyonuma bir karat daha eklemek istemediğimi defalarca söyledim. Ben satın almak istemeyince kral satın almak istedi ama hediye olarak da kabul etmeyeceğimi belirttim. Lütfen tekrar sormayınız."
Motte kontesiRohan kardinali Louis'yi, Marie Antoinette'in çok samimi bir arkadaşı olduğuna inandırdı. Marie Antoinette'in aslında bu elmas gerdanlığı gizliden gizliye çok istediğini söyledi. Kardinal, gerdanlığı kraliçeye götüreceğini düşünerek kontese bir miktar para verdi. Ödemeyi taksitle yapacaktı. Kraliyet kuyumcusu da parasının sonradan ödeneceğini düşünerek 1.6 milyon livrelikgerdanlığı teslim etti (500 kg. altın veya 24 Ekim 2006 kuruna göre 93 milyon dolara denk). Motte kontesinin kocası elmas kolyeyi alarak kayıplara karıştı. Ancak ödeme günü gelince gerçek ortaya çıktı.
Olayla ilgili olarak birçok kişi tutuklandı.Kardinal aklandı. Kontes kırbaçlandı,vesikalandı ve fahişeler hapishanesine atıldı.Kontesin kocası, gıyabında kürek cezasınamahkûm edildi. Marie Antoinette, her ne kadar skandalla alakası olmadığını söylediyse de halkın gözündeki imajının biraz daha zedelenmesine engel olamadı. Bu olay,Fransız Devrimi'ne giden yolda, halkın gözündeki monarşinin kokuşmuşluğu inancını pekiştirdi.
Olayın yaşattığı stres nedeniyle kraliçe erken sancılandı ve ikinci kızı Sophie Hélène Béatrix'i birkaç hafta erken doğurdu.

FRANSIZ DEVRİMİ 

Elmas gerdanlık olayının yarattığı politik facia yetmiyormuş gibi, kraliyet ailesi bir de ölüm haberiyle sarsıldı. 1787'de, Marie Antoinette'in en küçük kızı Sophie-Béatrix, birinci doğumgününden kısa süre önce öldü. Bu haberle yıkılan kraliçe, bebeğin cansız bedenine sarılarak saatlerce ağladı.
Kısa süre sonra kraliyet doktorları, büyük oğluLouis-Joséph'in tüberküloz hastalığının son aşamalarında olduğunu bildirdiler. Marie Antoinette, acı içinde kıvranarak ölen oğlunun yanıbaşından son ana kadar ayrılmadı ve ona bizzat bakıcılık etti.
Yetersiz vergilendirme ve ülke sınırları dışındaki bitmek bilmeyen savaşlar nedeniyle Fransız hükümeti çok ciddi borç yükü altındaydı. Kral, durumun vahametini görüşmek üzere soyluları topladı. "Soylular Asamblesi" olarak bilinen bu toplantıdan hiçbir sonuç alınamadı. XVI. Louis, başka çaresi kalmadığı için 1789'da "Sınıflar Meclisi"ni topladı. Sınıflar Meclisi (Estates-General), Fransız halkının temsilciler meclisi idi ve son olarak 1614'te XIII. Louis tarafından toplanmıştı.
Sınıflar Meclisi, görüşmelerin daha ilk gününden itibaren reform yaygarası koparmaya, monarşiyi ve politikalarını eleştirmeye başladı. Bu arada kraliyet ailesinin dikkati başka yönlere çevrilmişti. Veliaht prens 4 Temmuz'da, henüz yedi yaşındayken öldü. Kral klinik depresyonnöbetleri geçirmeye başladı. Kraliçe çok üzgündü. Düşmanları gecikmeden, Marie Antoinette'in öz oğlunu zehirlettiği dedikodusunu yaydı.
Versay'daki aşırı kralcı kesimler, Sınıflar Meclisi'ne hem çok kızgındı, hem de onlardan çekiniyorlardı. Marie Antoinette, reformyanlılarının monarşiyi kaldırma planları yaptığından şüphelenmeye başlamıştı. 11 Temmuz'da Marie Antoinette ve kayınbiraderi kont d'Artois, kral XVI. Louis'yi, liberal başbakan Jacques Necker'i görevden alarak yerine Marie Antoinette'in arkadaşı olanBreteuil baronunu atamaya ikna ettiler.
Baron Breteuil, Roma Katolik Kilisesimensubu tutucu bir hıristiyandı ve sıkı birmonarşistti. Kraliyet karşıtları, düşmanlarına karşı aslında çok hoşgörülü olan başbakanı, zalim bir diktatör olarak tanıttılar. Propaganda işe yaradı ve Paris'te, kraliyet yanlılarının şehir halkını itaate zorlamak için askeri güç kullanacağı korkusu baş gösterdi.
14 Temmuz 1789'da, Paris'te kalabalık bir grup, kraliyet otoritesinin sembolü haline gelmiş olan Bastil Hapishanesi'ne yürüdü ve kontrolünü ele geçirdi. Hapishane müdürü ve aşırı-sağ görüşlü iki politikacı linç edildi. Haberler gece yarısına kadar Versay Sarayı'na ulaşmadı. Olanları duyduğunda "Bu bir isyan mı?" diye soran kral XVI. Louis'ye dükRochefoucauld-Liancourt şu cevabı verdi,"Hayır efendim, bu bir devrim."
Sarayda panik baş gösterdi ve saray halkının büyük kısmı canını kurtarmak için kaçtı. Kontd'Artois, suikaste uğramaktan korkarak yurtdışına kaçtı. Marie Antoinette'in arkadaşı ve çocuklarının baş mürebbiyesi kontesGabrielle de Polastron İsviçre'ye kaçtı. Oradan Marie Antoinette ile mektuplaşmaya devam etti. Marie Antoinette, Tourzel markiziLouise-Elizabeth'i yeni baş mürebbiye olarak atadı. Sağ kalan çocukları, prenses Marie-Thérèse-Charlotte ve yeni veliaht Louis Charles'dı.
Marie Antoinette de saraydan uzaklaşmak istiyordu. Bunca sorun varken Paris'e bu kadar yakın kalmak akıllıca gelmiyordu. Kral'ın, Saint-Cloud'daki veya Compiègne'deki başka herhangi bir şatoya taşınma emri vereceğini ümit ediyordu. Eşyalarını bile toparlamıştı ancak kral taşınmayacaklarını söyledi. Kraliçe eşine karşı gelemedi ve onu tek başına bırakmaya da gönlü razı olmadı.
XVI. Louis sonradan, henüz fırsat varkenVersay'ı terketmeyerek ne büyük bir hata yaptığının farkına varacaktı. Sarayda kalma kararı, müteakip yıllarda tüm ailesini, acıların ve travmaların kucağına atacaktı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder