21 Ocak 2016 Perşembe

Milenaya Mektuplar #Kafka1



Kitabın arkasındaki tanıtım yazısında şöyle yazmaktadır;

Franz Kafka, Prag'da bir dost meclisinde tanıştığı gazeteci Milena Jesenská'dan öykülerini Çekçe'ye çevirmesini ister. Kafka ile Milena'nın yollarının kesişmesine neden Olan bu dilek, bir ilişkinin başlangıcı, Milena'ya Mektuplar başlığı Altında toplanan bu yazışmalarsa kısıtlı Bir İletişimin tek aracı OLACAKTIR. Milena'ya Mektuplar EŞİ BENZERİ olmayan Bir Kitap, mektuplara örülmüs Bir romanıdır aşk.  Kafka'nın Milena'ya Nisan 1920 Tarihli ilk mektubunda Yagmurlu Bir günden söz ederek deyiş yerindeyse Bir roman tadında başlattığı bu Yazışmalar, yazarın ölümünden kisa bir Süre öncesine değin süregiderken, ümitsizliğin, anlatımına dönüşür tıkanışın  çaresizliğin. Çünkü Kafka'nın da dediği Üzere, "mektup yazmak, hayaletlerin Önünde soyunmak demektir, ki ONLAR da aç kurtlar gibi bunu bekler zaten. Yazıya dökülen öpücükler yerlerine ulaşmaz, hayaletler yolda bitirir onlari."

Milena'ya Mektuplar kitabı Hiç unutamayacağım dedikleriniz Listesinde yer almaktadır.  

Eser Tezer çeviri
Can yayınları
395 sayfa 
Orjinal göste-Briefe an Milena 
Orjinal dil- Almanca

Kafka ile öyle bir anda tanıştım ki amlatamam.Aile düzenim bozulmuş taşınmıştık birde hep çekirdek ailede bulunan tek çocuk olup paylaşmayı anne ve baba olarak bilerek yaşarken geniş aile kavramına geçiş yapıp çocuk olmaya yüz tutmuş büyük anne ile seneler sonra anneyi paylaşmaya çalışmak derken tek dert dinleyenim olan kedimin kaçması hastalanmam ve bu yüzden okulu bırakmam dünyam beklemedim bir anda kocaman hiçlikle dolmuş kim olduğumu ne olmam gerektiğini unutmaya başlamış ergenlik atlatmaya çalışan küçük bir kız çocuğuydum.Sevgiye yoksunluğum artmış bir dönemde sığınaklarım olmuş tuğla kitaplar Şu günkü tozlu rafların en güzel anlamlı içli sebebidir.Kafkayı ilk defa Büşra Küçüğün kötü çocuk tasladğında duymuş ve araştırmaya girmiştim o sıralar dinginliğimin içindeki fırtınalardı kitaplar.Kafka araştırılarak veyahut ansiklobedi karıştırılarak öğrenilecek ruha ince ince işlenicek bir adam değil.Onun beyin ve ahlaki güzelliğini anlamak için Milenaya Mektupları ruhumuza ruhunu katmak için Dönüşümü okuyup sindirmek gerek tavsiyim şu ki yazıdan sonra bir an önce edinin iki kitabıda.

Baba baskısı ile büyüyen Yahudi nefretinin Bir salgın gibi yayıldığı Avrupa'da hukuk doktorasına Rağmen ancak devlet memuru olabilen 3 başarısız nişanlılık deneyiminden sonra 37 gibi bizden önceki neslin yaşlılık hatta kendi çaplarında bunama alemetlerinin yaşanıldı ki ona göre ömrünün son demlerinde23 yaşında Hakkında -üstelik de evli- Bir kadına aşık olan, veremli Bir Adam ... Nasıl bir trajedi! Nasıl bir yaşanmışlık örgüsü bu böyle! 


Hani ben, senin şehrindeyken, senin gözlerinle bakmaya çalışmıştım ya Prag'a. Hikaye! Sendeki umutsuzluğu, karanlığı, korkaklığı, kırılganlığı, buna Rağmen aşka aşık yanı görememişim ki ...
Gerçi is on a Bir yerlerden sesin geliyor kulağıma. Biliyorum 'biri bana cehennemi Sıcak ziyaretinde korkunçtur diye anlattığında cehennem Hakkında ne bilebilirsem, senin Hakkında da ancak o kadarını' bilebilirim. Ama yine de sabahın 7'sinde, elimde Bir Bardak Sıcak sütle delicesine yağan yağmuru izlediğim postromantik dakikalarımda, senin neredeyse Bir yüzyıl Önceki imkansız aşkınla duygulandım işte. 

Teşekkür ederim Kafka, Tüm sükut-u hayallerine Rağmen ettik belki de öleceğini kabullenmişken bu aşkı yaşamayı seçtiğin Için teşekkür ederim. Yağmurları izlerken Bir Tek monologum var artık sayende: "... Yanımda yürüyordun Milena, düşünsene, yanımda yürümüştün."

O sıralar Cemil Meriç vardı bide gönlümü ısıtan beynime tilkiler yerleştirip silkinmeme yardımcı olan uzun değil kısa bir zamandır "Kafka gibi sevebilmek,Cemil Meriç gibi düşünebilmek ne çok isterdim" ideolojisi ile adınlarımı atıp gerekirse kazma kürek'le kova kova topraklıyorum kendimi.

Bir çoğunuza ağır gelebilcek lugat Tarzı Olan veremli Bir adamdı o.Aşk yazardı ama onunkiler hiç pembe olmazdı.Gerilim korku yazardı onunkilerde ben hiç siyah görmedim.Turuncu gördüm mor gördüm beyazıda zaten renk saymazdı ki o.

Onu anlamak ruhunu ruhunuza katmak icin sık dokunmuş beyaz tülbentte ince elenmek Gerekir.Onun aşkı sizin yirmi yılı devirmiş evliliklerin ardında kalmış saygıdır ki milenyumdan sonra ki nesilde buna aşk adı veren evlatlar tozlu kütüphaneli yakın gözlüklü bir yığın yazılmış gönderilmemiş muktupa hasretle bakarken cam kenarında sızanlardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder